Ne Mutluki Bize , İnsan Olmuşuz
İnsanın Dalında Açıp Gülmüşüz
Muhabbet İnsana
İnsan Olana..
"R.SU'a
Külkedisi'nden sonsuz teşekkürler"
SONSUZ
ASK
Dalga ile kiyinin askini bilirmisin
Oncesizden baslayip sonsuza giden
Dalga hep aska kavusma ozlemiyle atilir kiyiya
Dalga seven
kiyi sevilendir
Dokunur parmaklarinin ucuyla sevdigine dalga
Ve doner hep geriye
Bilir kavusamayacagini ama hep kosar kiyiya
Her bir dokunusunda askina verir bedenini hesapsizca
Iste bende seni boyle severim yar
Ya bilirmisin dag basinda acan ucurum ciceklerini
Bilirler gorunmeyeceklerini.....
Sevilmeyeceklerini......
Koklanmayacaklarini.......
Kksanmayacaklarini.......
Ama inatla acarlar askla.. sevgiyle.. ozlemle..
Hep beklerler gelmeyecek sevgilinin onu kucaklamasini
Iste bende seni boyle beklerim yar
Ya bilirmisin gunebakanin gunese olan askini
Hic kucaklayamayacagi bir sevgilinin pesindedir
Bir bakisina verir omrunu
Bir bakisinin ozlemindedir sevgiliden gelecek olan
Ve gunesin her batisinda boynu bukuk kalir
Sariya boyanir yuzu sevgiliden aldigi ilhamla
Bilsede kavusamiyacagini
Her dogan gunu umutla bekler sevgiliye kavusmak icin
Bende seni boyle beklerim yar
Ya ipek bocegini bilirmisin
Onun kozasinin icinde ordugu o iplige olan askini
Bilir o ordugu ipligin kendisinin olumu olacagini
Ama askina feda eder kendini
Oyle verir kendini yarenine korkusuzca
Iste bende kendimi boyle veririm sana yar
Ya agac ile meyvesinin askini bilirmisin
Meyvesini vermelidir agac yeniden dogmak icin
Oyle zorludurki ayrilmalari……
Verir meyvesini agac
Meyve tohum olur…
Tohum kok olur…
Ve yeniden dogar agac kendi meyvesinden
Iste bende boyle yar
Yok olmayi goze aldim tekrar sende dogmak icin …
Gassan Satar'a
Külkedisi'nden sonsuz teşekkürler"
HATIRLARIM GİDİŞİNİ
Hatırlarım gidişini
O en saklı yerinde duran tebessümün yok bu defa
Parçalanmış anıların gizli sessizliği
Yakından geçen bir ambulansın sireni
Ve çaresizliğin sedyesinde
Hatırlarım seni
Ölümün soğuk nefesini hisseder gibiyim
Ensemde soğuk bir bıçağın keskin yüzü
Ve şarkılar artık ayrılık söylüyor
Şarkılar yalan söylüyor
Sen yalan söylüyorsun
Yıkarmış bizi bu sevda
Hadi be sende
Kim yıkılmış aşktan
Kim ölmüş yalandan
Hatırlarım gidişini
Altı sene öncesi
Kasımın onbiri saatin beşi
Yırtılmış iki parça resmin
Dudaklarımdan hiç düşmeyen ismin
Zaman altı sene sonrası
Hatırlarım seni
"Bülent Okuyucu'ya Külkedisi'nden sonsuz
teşekkürler"
İsyan Eden Hasret
Bir sabah ışığı
Uzattığı zaman ak saçlarını
Gökdelenlerin üst katından
Soğuk kaldırımlara doğru
Puslu bir sonbahar güneşi
vurmaya başladığı zaman tiktaklarını
Ve saatlerin sohbetinde konu
Çaresizliktn açılmışken
Bir çiçek gibi açan hasretimi
Durduramam
Mis kokan toprağa
Bir yeşil dalda mutluluğu çağıran
bülbüle...
Bir insan konuştuğu zaman
inanmadığı şeylerden,
Güzel gözler ardında ki şeytanlığı
saklamak içimken
Ve herşeyin yalan olduğunu anladığım an!
Durduramam hasretimi,
Kör gözle, duymaz kulağa
Görmeyip, işitmeyen kötüyü.
Durduramam
İsyan eden hasretimi
Bir hürriyet aşığı gibi
Bir canım dosta
Takkeli dağdan, Köroğlundan
Ve daha nicelerinden
Selam getiren...
Umut dolu bir yalnız kalble
Yaşayan ....................
"Tugrul Samur'a Külkedisi'nden sonsuz teşekkürler"
SANA ÖYLE
Suyu çekilen gölde
Sanki kuru bir kamışım
Yada yolcuyum bir çölde
Sana öyle susamışım
Bir vadi düşün kupkuru
Ve orada bir çift kumru
Nasıl beklerse yağmuru
Sana öyle susamışım
Kuraklıktan kavrularak
Nasıl sararırsa yaprak
Dudaklarım çatlak çatlak
Sana öyle susamışım
İçmek için kana kana
Sanki bin yıldan bu yana
Öyle susamışım sana
Sana öyle susamışım....!
"Mavikurt'a Külkedisi'nden sonsuz teşekkürler"
ACI KAYIP,
EĞER BİR GÜN,
GAZETE DE BİR İLAN GÖRÜRSEN
GÖZÜN İLİŞİRSE RESMİME
BİR DAMLA YAŞ AKARSA GÖZÜNDEN
"NEDEN AĞLIYORSUN?"DİYE SORARLARSA
"BENİ SEVEN BİRİ VARDI O ÖLDÜ"DERSİN
MEZAR TAŞIMA "DOĞUM TARİHİ NE"
DİYE SORARLARSA
3.6.1997 DERSIN
"OLAMAZ BU TARİH YANLIŞ" DERLERSE
"BENİ TANIMADAN ÖNCE YAŞAMIYORDU"
DERSİN
MEZARIMI ZİYARETE GELİRSEN
UNUTMA KIRMIZI KARANFİLİ SEVDİĞİMİ
UNUTMA.....
"Tuncad'a
Külkedisi'nden sonsuz teşekkürler"
= AĞUSTOS ŞİİRİ =
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
Hep böylesi havalar besler fırtınaları
Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek
Duymazdım durgun suların bezgin türkülerini
Alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim
Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
Bu rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor
Esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım
Geri dönse bile ben artık o ben olmayacağım
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
Ben mısralarımı kerpiç gecelerinde çekmişim
Beş numara lamba kederi var mısralarımda benim
Yitirmişim yıldız ışığında dost çizgileri
Deli çizgi gözlerimi kör etmiş kör etmiş kör etmiş
Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar dönüyor garipsi
Çığlık çığlığa kuşlar dönüyor evcil ve tedirgin
Gök mavisi bir türkü dolanmış yüreciğime
Selsele yolculuklar tütüyor gözlerimde neyleyim
İnsan demişim kitap yüzlü insanlar demişim gidemiyorum
Kaderim kaderleri demişim allı'nın kızı
Sen olmasan ben böyle uysal değildim
Böyle uysal ve kırılmış değildi şiirlerim
Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek
Yılan dere ölüler yatağı helalim ölüler
Katran , mazot bidonları , paslı putreller
Kargalar üşüşmüş Ahmedo'mun ellerine kargalar
Ahmedo'un düşlerine yılan çıyan doluşmuş
Garipler mezarlığı doymamışlar dünyası
Yıkılası karakuşsak kuru dere sırtları
Ahmedo'm bir yaz bulutu bir varmış bir yokmuş
Fenerler titreşiyor bıçaklanmış türkülerin gözbebeklerinde
Vinçler beni balçık gibi akşamlara bindiriyor
Sen olmasan şu sabahlar olmasa
Şu benim büyük büyük susamışlığım
Bu mızmız takvimi bir solukta susturacağım
Yılan dere ölüler yatağı helalim ölüler
Rüzgar gibi ağustos geçti ellerimizden
Meyvalar bizi bal rengi günahlara çağırıyorlar
Bir yanda yaşanmamış günlerin hırsı
Bir yanda boşa geçen gecelerin acısı
Malum o dramın en güzel perdesindeydik
Ağustos şarap olmuş, akmıştı kanımıza
Göçmüş kıtalar üstünde kuşlar gibiydik
Duracak vaktimiz yoktu bitmiştik
Her gören didik didik denetliyordu
Biz kendi derdimize düşmüştük
Orda da akşamlar olacak allı'nın kızı
Kanlı mendil gibi ağustos akşamları
Şu benim çektiklerimi görmeyeceksin
Belki yanında başkaları olacak
Belki düşlerine bile girmeyeceğim
Gün oldu acıların şiirini yaşadım
Gün oldu zehir gibi yokluğunu yaşadım
Bana sen ne diye duyurdun yalnızlığımı
Ne diye gurbet gibi mısralarıma sindin
Dokunsan parmaklarıma tutuşacağım
Yine ağustos gelse elele versek
Sen anandan kaçsan ben yalnızlığımdan
Yeni yoldan sazanlı çaydan geçsek
Güneşin bahçeleri emzirdiği saatte
Susamışlar aşkına , kandım diyesi uzun uzun öpüşsek
Yine ağustos gelse kovulsak cennetimize
Şantiye hiç durmadan ötse bağırsa
Laz oğlu büyük harflerle sövse işçilerine
Damlarda kaysı yarsalar Rumeli göçmenleri
Dillerini sevdiğim kıvırcık dillerini
Issız bahçelerden geçsek unutulmuş sokaklardan
Çocuklar mavi mavi gülüşüp kaçışsalar
Bir masal dinler gibi sessizliği dinlesek
Kendimizi dinlesek köklerin çığlığını
Seni kollarıma alsam , yine yumsan gözlerini
Yine kapışılsa yavrum , batan şehrin hazineleri
Biz yine kendi derdimize düşsek
Yere batan şehrin tek yalnızıyım
Yüzyılın ağrısını anlayarak çekiyorum
Ekmeğime barut sinmiş bulanık özgürlükler
Tepmişim rahatımı boynu bükük mutluluğumu
Yaşıyorsam erkekçe yaşıyorum
İstemem sarmasın yumuşak duygular susuzluğumu
Geceler bıçak bıçak böğrümde yatsın uyusun
Kaderim kaderleri demişim all'nın kızı
Ellerimi kemirmekten memnunum
Düşün ki coğrafyanın en güzel yerindeyiz
En güzel günlerinde gençliğimizin
Ölümden ötesini aklım almıyor
Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum
İstesek cenneti kurtarabiliriz
Ben bir ışık için tepmişim rahatımı
Ellerimi kemirmekten memnunum
Bu güleç yüzlülerin bu acı türkülerini
Bu yoksul yerleri anlıyarak seviyorum
Delice anlayarak allı'nın kızı....
"Hasan Hüseyin'e Külkedisi'nden sonsuz teşekkürler"