ŞİİRLERİ OKUDUKÇA KENDİNİ BULACAKSIN ŞEKER!

gökten üstüme yağarken

ıslatırken güneş beni

özlemek ve düşünmek

asla kirletmeden sevgiyi

çamur deryalarına girmek

özlemek ve ağlamak

o sıcak sular dökülürken

dökülürken can kuşuna

özlemek ve uçmak sonsuzluğa

en kırmızı gülü alıp

gönül deryasında sonsuzluğa terk etmek...

Sessiz Gemi

Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;
Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,
Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli,

Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu!
Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;
Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

 

Rubaiyat

Sarhoşluk başka şeydir ayyaşlıksa bambaşka...
Derviş olanlar ancak akıl erdirir buna,
Kur'an-ı Kerim'inde Tanrı açık söylüyor;
Hiç laf getirir miyim ben o duru şaraba!

Geçen günleri unut, geleceğe bağlanma!
Umduğun boş çıkarsa, kırılıp tasalanma!
İçinde bulunduğun günü kıymetini bil,
Yele verme ömrünü, zamanı güzel harca!...

Gam çeşmesinden akan şaraba kanmadıkça
Bir yudum su içmedim tutuşup yanmadıkça,
Oturdum kebab ettim; kendi ciğerim yedim,
Elden tuz istemedim bir fiskecik, bir parça...

Derler ki cennet varmış bize öte dünyada...
Huriler, gılmanlar var, has üzümler orada.
Madem ki akıbet bu; orada da cümbüş tam;
Ne durup bekleşiriz, başlasak ya burada...

Derler ki, Cennet var bak, hep huriler orada,
Şarap, süt, bal ve kevser akan ırmak orada...
Bir peşin bana göre alacak binden iyi,
Sâki şarabımı ver henüz aklım burada!...

Ey sevgili! Açık et bugün ne oldu sana?
Bu ne güzellik böyle, ay mat kaldı yanında...
Dünya güzelleri hep takıp takıştırırken
Ortaya atılarak süsledin Bayramı da.

Geçer akçe madem ki akıl değil zamanda
Bari şarap kadehi hür dolaşsın meydanda...
Hiç değilse aklımız gider de başımızdan,
Gönlümüz rahat eder belki iki cihanda.

Şarab ile mest isem ele ne bilmem bunda,
Ne anlam var çevrenin bani taşlamasında?
Bir tek şarhosluk günah, tek haram şarap ise;
Varsın herkes mest olsun, herkes içsin cihanda...

Dünya derdine dalma, dert seni bulmayanda,
Sefanı sürmene bak, akıp giden zamanda!
Hardal tanesi bile götüremezsin dostum,
Hazinen bile olsa, hepsi kalır bu yanda...

Doğuştan beri mestim; değil aklım başımda.
Elim hep okşamada; destinin gerdanında.
Günlerden cuma imiş, ya ki Kadir bilemem,
Gönlüm gönlünde yarin, dudağım dudağında...

Bu tavanın dışında başka tavan arama,
Bir sen anlayışlısın, bir de ben şu dünyada;
Hiç bir şeye sığınma; gel korkusuz, özgür ol
Varlık sanılan her şey hep hayaldir aslında...

Benim dileğim başka, yaradanın başkaysa,
Nasıl girebilirim güvenilir bir yola?
Sonuçsuzdur çırpınmam, olumsuzdur uğraşım;
Yanılmışım demektir, bu işin ta başında...

Çözülmez muamma bu; gel uğraşma boşuna!
Bilenler söylemezler, sırdır ağızlarında...
iyisi mi kendine bir şarap cenneti kur;
Belki gerçek cenneti bulamazsın sonunda...

Yoğrulmamışsa gönül aeviyle acımayla;
Manastıra kapanmak, secde etmek ne fayda?
Aşıklar defterinde yazılıysa ger adın;
Ne cehennem, ne cennet olmazlar umurunda.

Günahlardan çekinen o kişi der ki sana:
Nasıl ölürse insan, yarın kalkışında da
Aynen dirilecektir. Ki biz de iman ettik
Ve bu yüzden şarap hep yanımızda...

Mutsuz ömür fidanım toprağa karışınca,
Zamanla çürüyerek yokluğa ulaşınca,
İsterim bedenimden şarap destisi olsun,
Ki ancak başlayayım gönlümce yaşamağa...

Şarap haramdır peki, kim içiyor baksana.
Bak ne kadar içiyor, ve de kim var yanında?
Bu üç şart tamam ise, fikir bozuk değilse;
O içmesinde yani, kim içsin a budala!..

Bir kaç gün için sade konukluk bu dünyada...
Çöllerde yel olmuşsun yada su ırmaklarda,
Geçmiş, gelecek için zerrece tasa etmem,
Komam, fırsat vermem ki olsun başıma bela...

Niyet ettim ben namaz kılıp oruç tutmağa;
Varırım belki dedim, böylece umduğuma...
Ne tuhaf az yellensem abdestim bozuluyor,
Oruç güme gidiyor, bir yudumcuk şarapla...

O Sâki'nin yerlere saçtığından bir damla
Alıp gözüne sürsen, ilişkin kalmaz gamla...
Sübhanallah! Yüzlerce derde deva o suyu,
Fasa fiso mu sandın? Dikkatli ol yanılma!

Ne şaraptan uzak dur, ne Sâki'den dünyada!
Fırsat elinde iken aklın başında ola...
Niceleri sınandı senden, benden çok önce;
Dikkat et, hiç kimsenin sakın gönlünü kırma!...

Madem şarap içersin, akıldan uzak durma,
Bilgiden yüz çevirip sonunda deli olma.
Helal olsun istersen al şarap senin için;
Sersemleşip kimsenin sakın gönlünü kırma!..

Canın gövdende iken takdir yurdunu aşma!
Kendini bil; kimseye boyun eğip, sırnaşma!
Rüstem-i Zal olsa da, olsa da Hatem-i Tayy
Sakın ha minnet edip hiç birine yaklaşma...

Dünya bir masal iken, gelip geçen konuğa
Sahip oldum diyerek kimseye caka satma...
Başka şeylere tutun sonu yokluk olmayan,
Kasırganın önünde mum yakmağa kalkışma!

O, öncesi olmayan aşk dersi verdi bana,
Bu dersi başa yazdım, sözüm o anlayana...
Sonra ezik gönlümü erdemlerle bezedi,
Hazine açkısını koyuverdi koynuma.



Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce

Bir yer var; biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.


Dünyanın Bütün Çüçekleri

"Bana çiçek getirin, dünyanın bütün
Çiçeklerini buraya getirin."
Köy öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçeklerini getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin, getirin...ve sonra öleceğim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları
Geniş ovalarda kaybolur kokuları...
Yurdumun sevgili ve adsız çicekleri
Hepinizi, hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon Ovası'nda açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın,
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanin bütün çiçeklerini istiyorum.

Dünyanin bütün çiçeklerini diyorum,
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

Dünyanin bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kop Dağı'na göçen,
Yörükler Yaylası'nda, Toroslarda eğleşen,
Muş Ovası'ndan, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En guzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencileri istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu eşsiz çicek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum,
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarumar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çicekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
Dünyanin bütün çiçeklerini getirin buraya.

Meğer en büyük sihir kainatta sanırdım.

Meğer ki en büyük sihir senin gözlerindeymiş.

Meğer en korku ölüm sanırdım.

Meğer ki en büyük korku sensizlikmiş.

Meğer en büyük felaket kıyamet sanırdım.

Meğer en büyük felaket rüyadan sensiz uyanmakmış.

Meğer en büyük yaş bulutlarda sanırdım.

Meğerki senin için ağlayan gözlerimdeymiş......