ŞİİRLERİ OKUDUKÇA KENDİNİ BULACAKSIN ŞEKER!

HAYATTA ÖYLE MUTLU OL Kİ,

GÖZYAŞLARINDAKİ MUTLULUK,

MUTLULUĞU ARAYAN MUTSUZLARA

ÖRNEK OLSUN

 

 

 

 

 

SON SÖZ
Şu an kalbimde savaşlar veriyorum
İçimde kıyametler kopuyor
Gitme ! diyorum
Ama aklıma geliyor
Son kez bakıp gideceğin bu şehir seni bekliyor.
Hazır mı bavulun ?
Bütün eşyaların yanında mı?
Hazır mı sözlerin?
Kolay değil bir ömür susacak
Gözlerin son bakışa hazır mı?
Bir kez daha görmeyecek
Dikkatlice bak..
Çok şeyler değişecek
Ben O Külkedisi olmayacağım
Sende O....
İki olgun insan
Hayat felsefeleri değişmiş
Ya da zaman onlardan çok şey almış
Gönlümüzün dalında yeni yuvalar kurulmuş
Ama bir türlü seni unutamamış
Bir kez daha baktın mı?
Belki bu tatlı kız geldiğinde bir yabancı olacak
Yanindaki erkekle sana el sallayacak
Kaçamak bir tebessümle
Niye geldin ki dercesine....
Ne olursa olsun son kez dokun bana
Gözlerini kapat
Ve yalnızca hisset
Yaşadığımız günlerin anısına
Her dakikasını yaşarcasına
Lütfen sarıl bana
Sımsıkı tut ellerimi
Şu kara tren ayırmasın bizi
Hıçkırıklar istasyonda çınlasada
Herkes bize baksada
Makinist kalkıyor diye bağırsada
Sana son kez sesleniyorum
Seni ÇOK SEVİYORUM.....

YAŞAYABİLME İHTİMALİ
Soğuk ve sehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan,
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam

Ben seninle birgün Veysel Karani'de haslama yeme ihtimalini sevdim
İlkokulun silgi kokan tebesir lekeli yıllarında,
Ankara''da karbonmonoksit sabahlar yasanırdı o zaman
Özlemeye basladım herkesi ve bu hasret o kadar uzun sürdü ki
Adam gibi hasretleri özlemeye basladım sonra.

Bizim Kemalettin Tuğcu''larımız vardı
Bir de camın buğusuna yazı yazma imkanı

Yumurta kokan arkadaslarla paylasılan kahverengi sıralarda solculuk oynamaya basladık
Ben doktor oluyordum ,sen hemsire, geri kalanlar kontrgerilla
Kırmızı boyalarla umut ikliminde harfler yazılıyordu pütürlü duvarlara
Ve Türk Dil Kurumuna inat bir Türkçeyle

Abilerimizden öğrendik Ş harfinden orak ,çekiç figürleri türetmeyi
Ankara''ya usul usul Karbonmonoksit yağıyordu
Ve kapalı mekanlarda sevismeyi öneriyordu haber bültenleri
Oysa Ankara''da hiç sevismedim ben
Disiplin kurulunda tartısılan bir askım olmadı benim
Sınıfça gidilen pikniklerde kıçımıza batan platonik dikenleri saymazsak

Anakara''ya usul usul kursun yağıyordu
Ve belli bir saatten sonra sokağa çıkmamayı öneriyordu haber bültenleri
Oysa hiç kursun yaram olmadı benim
Ve hiçbir mahkeme tutanağında geçmedi adım
Çatısmaların ortasında sevimli bir çocuk yüzüydüm sadece
Sana siirler biriktiriyordum fen bilgisi defterimde
Ama sen yoktun

Ben , senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum, suni teneffüs saatlerinde
Okul servisi seni hep zamansız, amansızca bir lojman griliğine götürüyordu
Ben senin benimle Tunalı Hilmi Caddesi'ne gelebilme ihtimalini seviyordum

Ben, senin beni sevebilme ihtimalini seviyordum.
Yaz sıcağı toprağa çekiyordu tenimin çatlamaya hazır gevrekliğini
Sonra otobüs oluyordum, Kırık yarık yolların, çare bilmez sürgünü
Ne yana baksam dağ ve deniz sanıyordum Mus ovasının yalancı maviliğini
Otobüs oluyordum bir süre
Yanımızdan geçen kara trenlerle yarısıyordum
Yanağım otobüs camının garantisinde
Otobüs oluyordum..bir ülkeden bir iç ülkeye
Çocukluğuma yaklastıkça büyüyordum
Zap suyunun sesini basına koyuyordum sarkılarımın listesinin
Korkuyordum

Sonra iniyordum otobüsten
Çarsıdan bizim eve giden
Ömrümün en uzun,
Ömrümün en kısa,
Ömrümün en çocuk,
Ömrümün en ihtiyar yolunu kosuyordum
Çünkü sonunda annem oluyordum, babam kokuyordum sonunda

Soğuk ve sehirlerarası otobüslerde vazgeçtim çocuk olmaktan
Ve beslenme çantamda otlu peynir kokusuydu babam
Ben seninle bir gün..
Van'daki bir kahvaltı salonunda ..
Ben seninle, Sadece bilmek zorunda kalanların bildiği bir yolüstü lokantasında...
Ben seninle, Ağrı dağına mistik ve demli bir çay kıvamında bakan Doğu Beyazıt''ın herhangi bir toprak damında..
Ben seninle,Herhangi bir insan elinin terli coğrafyasında olma ihtimalini sevdim...

Ben senin beni sevebilme ihtimalini sevdim.

GÖNLÜM
Benim gönlüm bir kelebek
Dolasiy