PUNA HAYATMI DIISUN 

Temel, marsa gidecek ilk astronottur. 
10 milyar dolarlik muhtesem bir uzay gemisi ile giden Temel'den dönüse dek 
haber alinamayacaktir. 
10 yil sonra geri döndügünde flaslar patlar herkes merakla etrafini sarar: 
"Marsta hayat var mi???" 
Temel omuzlarini silker: "Yok ..." 
Bilim adamlari, basin ve tüm dünya hayal kirikligi içindedir. Temel'i uçaga 
bindirip Trabzona ugurlarlar. 
Aksam evinde ailesi ile kendi dönüsünü seyreden Temel'in oglu sorar: 
"Baba yaw hakkaten hayat yok muydu acaba?" 
Temel yine omuzlarini silker: 

"Haçan saat 11 dedin miydu bütün tükkanlar kapanaii! Sen puna hayat mi diisun?" 





PUNA HAYATMI DIISUN 

Temel, marsa gidecek ilk astronottur. 
10 milyar dolarlik muhtesem bir uzay gemisi ile giden Temel'den dönüse dek 
haber alinamayacaktir. 
10 yil sonra geri döndügünde flaslar patlar herkes merakla etrafini sarar: 
"Marsta hayat var mi???" 
Temel omuzlarini silker: "Yok ..." 
Bilim adamlari, basin ve tüm dünya hayal kirikligi içindedir. Temel'i uçaga 
bindirip Trabzona ugurlarlar. 
Aksam evinde ailesi ile kendi dönüsünü seyreden Temel'in oglu sorar: 
"Baba yaw hakkaten hayat yok muydu acaba?" 
Temel yine omuzlarini silker: 

"Haçan saat 11 dedin miydu bütün tükkanlar kapanaii! Sen puna hayat mi diisun?" 




MARANGOZ TEMEL 

Bizim marangoz Temel, ahsap bir binanin restorasyonunda calismaktadir. 
Elinde testere ile ikinci katin iskelesinde calisiyorken görünmez bir 
kaza meydana gelir ve testereyi kaydirarak bir anda yanlislikla kulagini 
keser. Kulak da asagiya düser. Kulagini görmek ümidiyle asagiya bakar ve 
orada calisan iscilere seslenir: 
"Hey beyler asagilarda bir kulak gördünüz mü?" 
Saskin isciler söyle bir etraflarina bakarlar ve kanlar icinde bir kulak 
bulup bizim Temel'e gösterirler: 
"Bu mu?" 
Temel asagi dogru egilip gözlerini kisar: 
"Yok yav, benimkinin arkasinda kalem olacakti". 




BALIKCI 

Temel dünya turuna çıkar ve yolu Kanada'ya da düşer. Kırkyılda bir 
Karadeniz'de hamsi avlamaktan daha değişik bir fısat çıktığını düşünerek buz 
tutmuş bir gölde, buzu kırıp balık tutmaya özenir ve işe koyulur. 
Tam buzu kıracakken, insanın içini titreten bir ses duyulur: 
"Oğlum burada balık yok" 
Temel az öteye gidip tekrar buzu kıracakken ses yine gürler, 
"Burada balık yok dedim sana" 
Temel'in eli ayağı titreyerek seslenir 
"Tanrım, sen misin yoksa" 
Ses yeniden duyulur, 
"Hayır oğlum ben buz hokeyi pistinin spikeriyim.." 



ASANSOR 

Temelle oğlu İstanbulu hiç görmemişler ve bir iş için oraya giderler. 
Küçük köylerinden sonra gördükleri her şeye şaşırır ve hayretler içinde 
kalırlar. Taksim'de gezerlerken bir otelin içine girerler. bir bakarlar ki 
demirden duvarlar ve bu duvarlar otomatik olarak açılıp kapanabiliyor. 
Tabii ki ikisi de şaşırmış. 
Temelin oğlu babasına sormuş ; 
"Buba bu ne ya?" 
Temel hayatında hiç asansör görmediği için bu şekilde yanıtlamış 
"Oğlum ben böyle bir şeyi hayatımda görmedim, ne oldugunu bilmiyorum." 
İkisi de büyük bir şaşkınlıkla bu duvarlara bakarken 150 kiloluk 
şişman bir bayan açılan duvarlardan küçük bir odanın içine girer. Duvarlar 
yine kapanır ve numaralar birer birer yükselmeye başlar. Daha sonra 
numaralar küçülmeye başlar. Temel ve oğlu şaşkınlık içindedirler. 
Birazdan duvarlar yine açılır ve dışarıya 24 yaşlarında çok güzel,seksi, 
zayıf ve sarışın bir bayan çıkar. 
Temel gözünü bu bayandan ayırmadan oğluna sessizce ; 
"Hemen git anani al ve buraya cetur."